KORONAVİRÜSLE DEĞİŞEN TÜKETİM ALIŞKANLIKLARI

Gündem - Mayıs 15, 2020 7:10 am

Normal yaşama geçildiğinde bu alışkanlıkların bir bölümünün sürdürüleceği tahmin ediliyor. Tarım ve gıda üretiminin bu yeni alışkanlıklara uygun yönlendirilmesi, planlanması çok önemli.

rulet siteleri
Yeni yaşam biçimi yeni alışkanlıkları da beraberinde getirdi. Yaşamımızı,sağlığımızı daha ne kadar süre ile olumsuz etkileyeceği net olarak bilinmeyen yeni koronavirüsün (Covid-19) önemli etkilerinden birisi de özellikle gıda ürünlerindeki tüketim alışkanlıklarını değiştirmesi oldu. İnsanlar eve kapanınca yaşam biçimleri, tüketim alışkanlıkları ve tercihleri değişti.

Koronavirüs sonrası normal yaşama geçildiğinde de bu alışkanlıkların hepsi olmasa da en azından bir bölümünün sürdürüleceği tahmin ediliyor. Bu nedenle, tarım ve gıda üretiminin bu yeni alışkanlıklara uygun yönlendirilmesi, planlanması çok önemli.

Zamanın büyük bölümünü evde geçirenler için değişen tüketim alışkanlıklarını şöyle özetleyebiliriz:

1- Evden sipariş,online alışveriş

Bir süreden beri yaşamımıza giren ancak koronavirüsün bizi eve hapsetmesiyle evden sipariş-online alışveriş çok yaygınlaştı. Bazıları için zorunlu hale geldi. Daha önce gıda alışverişi için bakkala, markete, manava, pazara giden tüketici bu dönemde zorunlu olarak online alışveriş yapmaya başladı. Normale dönüş olsa bile bu alışkanlık belli oranda devam edecek. Ürünlerin evine kadar gelmesi tüketici için pratik ve zaman kazandıran bir yöntem olarak görülüyor.

2- Donuk ve konserve ürünlere talep arttı

Raf ömrü uzun, donuk,dondurulmuş veya konserve ürünlerine yönelik talepte büyük artış oldu. Bunun en somut örneği balıkta yaşandı. Koronavirüs günlerinde taze balığa erişim zorlaştı. Balık mezatları uzun süre kapalı kalınca tüketici balığa ulaşmakta, balıkçı balığını satmakta zorlandı. Fakat konserve balık, ton balığı adeta yok sattı.

3- Ev yapımı ürünler ve yemekler yeniden keşfedildi

Son yıllarda endüstriyel ürünlere tepki olarak evde yoğurt yapımı yaygınlaştı. Koronavirüs ile birlikte ekmek çeşitleri, pide ve diğer unlu mamuller de evde yapılmaya başlandı. Hızlı tüketimin yaygınlaşması, dışarıda yemek-kahvaltı alışkanlığı ile adeta unutulan geleneksel ev yemekleri bu dönemde yeniden değer kazandı. Evde yemek yapımı arttı. Eski kuşaklar bildikleri tarifleri yeni kuşaklara aktarıyor.

4- Dökme ürünlerden paketli ürünlere geçiş

Bir çok gıda ürününde dökme ürün yerini paketli ürünlere bırakıyor.Kuru gıdaların yanı sıra sebze ve meyvede de paketli ürünlere yönelme oldu. Domates, elma, portakal veya diğer meyve ve sebzeler, hatta soğan ve patates bile ambalajlı olarak satılmaya başlandı. Dokunmanın en tehlikeli sayıldığı bu dönemde gıda ürünlerini elle seçerek almak yerine gözle seçmeye, internetten seçmeye zorlanıyor tüketici. Bu nedenle bir çok üründe yarım kilo, bir veya iki kiloluk ambalajlarda ürün sunumu ön plana çıkıyor. Bu hem iç piyasada hem de ihracatta önem kazandı. Tüketici manava,markete, pazara gitse bile başkasının ellediği ürünü almak isteniyor.

5- Bakliyat ürünlerine yönelme sürüyor

Son yıllarda nohut,mercimek,kuru fasulye, börülce, bakla gibi ürünlere olan yönelme koronavirüsle birlikte daha çok arttı. Lifli gıda olarak bilinen ve besleyiciliği, uzun raf ömrü nedeniyle stoklanmaya uygun olması bakliyat ürünlerinin tüketimini bu dönem daha da artırdı. Türkiye’nin son yıllarda nohut üretiminde olduğu gibi mercimek,fasulye ve bakla üretimini artırması hem iç tüketim hem ihracat açısından önemli avantajlar sağlayacaktır. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin kırmızı mercimek alım fiyatını geçen yıla göre yüzde 40 artışla ton başına 2 bin 500 liradan 3 bin 500 liraya çıkarması önemli bir adım oldu. Bunun diğer bakliyat ürünlerinde de artarak devam etmesi gerekir.

6- Meyve ve sebze tüketimi arttı

Sağlık uzmanlarının özellikle C vitamini içeren meyve ve sebzelerin koronavirüse karşı bağışıklık sistemini güçlendirdiğine yönelik açıklamaları bu ürünlerin tüketimini artırdı. Portakal,limon, sarımsak,brokoli ve benzeri ürünlere en çok talep edilen ürünler oldu. Meyve ve sebze tüketimi özellikle Avrupa’da geçmişe oranla daha çok arttı. Bu nedenle yaş meyve ve sebze ihracatı için yeni fırsatlar doğdu. Kalıntısız, sağlık sertifikası olan ürünlerin ihracat şansı arttı. Türkiye’nin son yıllarda meyve üretimine yönelmesi önemli bir avantaj. Ancak, aynı zamanda tek tip meyveler yerine çeşitliliği koruyarak üretimin yönlendirilmesi çok önemli. Yaş meyve ve sebzede Türkiye kendine yeterli olduğu gibi ihracatta daha fazla söz sahibi olabilir.

7- Tarım ve gıda üretimini sorgulama

Bu dönemde tarım ve gıda konusunda bir farkındalık oluştu. Açlık korkusu, gıdaya erişimde sorun yaşanır mı endişesi ile tüketici ülkenin tarımsal üretimini sorgulamaya başladı. Tarımsal üretimin artırılması, üretim planlaması, çiftçinin para kazanması, gıda güvenliği ve benzeri konularda duyarlılıklar arttı.

8- Aile çiftçiliği, küçük üreticiliğin önemi

Güvenli gıdaya erişimde aile çiftçiliği, küçük üreticiliğin bu dönemde daha çok öne çıkması bekleniyor. Koronavirüsün ve benzer salgınların doğanın,çevrenin tahrip edilmesi, endüstriyel üretimlerin yaygınlaşması ile ortaya çıktığı fikri yaygınlaşıyor. Bu nedenle şirket tarımı yerine, doğa ile dost aile çiftçiliğinin önemi artıyor. Kooperatifçiliğin değeri anlaşılıyor.

9- Toprağa sahip olma,üretme isteği arttı

Bu süreçte kendi ihtiyacı olan ürünleri üretme arayışı hızlandı. Balkonunda,evinin önündeki küçük alanlarda bazı bitkileri, sebzeleri yetiştirme hevesi ve isteği canlandı. Tarıma,toprağa ilgi arttı. Bu nedenle tarım toprağı her zamankinden daha değerli hale geldi.Toprağa sahip olma, elindekini koruma bilinci gelişti.

10- Tarımda dijitalleşme

Aile çiftçiliğinin ötesinde daha büyük hacimli üretim yapanlar için teknoloji kullanımı artacak. Drone teknolojisi, uzaktan izleme, yönetme, sensör kullanımı gibi teknolojik yatırımları kapsayan yeni arayışların yaygınlaşması bekleniyor. Bu tarım ve gıdada yeni bir dönemin de başlangıcı olacak.

Özetle koronavirüsle birlikte değişen tüketim alışkanlıkları, tarım ve gıda konusundaki duyarlılık doğru yönlendirildiğinde daha sağlıklı, güvenilir gıdaya erişim sağlanmış olur. Türkiye, bu konuda çok büyük fırsatlara sahip. O fırsatları değerlendirecek doğru bakışa ve politikalara ihtiyaç var.

BENZER HABERLER